Yalnızlığımın Anatomisi - cover

Yalnızlığımın Anatomisi

Yusuf Solmaz

  • 14 februari 2025
  • 9798230562795
Wil ik lezen
  • Wil ik lezen
  • Aan het lezen
  • Gelezen
  • Verwijderen

Samenvatting:

Kamyonun karayolundaki teker sesleri kulağıma dolarken bir an doğru söylediğini düşündüm. Ben batmakta olan güneşe bakarken o şöyle devam etti:
--Psikolog olduğun için bunları biliyor olman gerekir dostum. Mesela boşluktan düşme, tehlikeden kurtulmayı isteyip kurtulamama, koşmak isterken düşüp kalma, kalkmak isterken yürüyememe, ne kadar kaçarsan kaç olduğun yerden uzaklaşamama, yakalanacağım duygusundan bir türlü kurtulamama… Daha bir sürü ortak rüyalarımız var. Beyaz at, köpek, hatta kuş, yılan bile emin ol ortak rüyalarımız arasında.
Bunlarda doğru sözlerdi ama nedense duyduklarım zihnimi altüst ediyordu.
Ağır stres altında doğru düşünemediğimi bir kez daha belirttikten sonra Öteki,
--Benden bile şüphe duymanı, yorgun olmana, yaşadığın tutsaklığın ağırlığına veriyorum, dedi. İnan bana benden başka kimse şu akıl dışı davranışlarına tahammül edemezdi. Buna rağmen beni suçlayıp paspas gibi ezip geçmeye devam ediyorsun. Neyse… İyi dostlar yeri gelir paspas olmaya da ses çıkarmaz, yeter ki gönüller bir olsun.
Bu sözler de kaygılarımı gidermeye yetmedi. Düşündükçe içimdeki şüphe artıyordu. Öteki, insanları kandırma konusunda usta biriydi. İnanmadığı şeyleri inanıyormuş gibi anlatmak onun gibi birisi için küçük bir oyun sayılırdı. Bugüne kadar buna benzer pek çok yanlışını yakalamıştım. Belki de duygusal anlamda düştüğüm yeri bildiğinden, zayıf anımdan faydalanarak beni daha çok ezmek istiyordu. Nasıl olmuştu da böylesine kötü bir zamanda, Öteki gibi bir hain imdadıma yetişmişti. Bu işte melek görünüşlü bir şeytanın parmağı olmadığını nereden anlayacaktım? Benim gibi biri kurtarıcı beklerse yardıma koşan melek değil, ancak şeytan olabilir. İnsanın kurdu insandır diye boşuna denmiyor.
Bu duyguların korkunçluğu altında, hayatımı kurtardığını düşündüğüm Öteki'ne, belli etmemeye çalışarak, inanamayan gözlerle bir daha baktım. Kamyonu gazlarken bir dost gibi davranmayı sürdürüyordu. Yardımıma neden koştuğu hakkındaki açıklama aslında şüphelerimi dağıtacak kadar güçlüydü fakat, bir türlü duyduklarıma inanamıyordum. Daha önce böyle bir şey hiç başıma gelmemişti. Geçmişteki bazı olayları hatırlatmam üzerine,
— Yapma dostum, dedi tekrar. Sesi titriyordu, sanki biraz daha konuşsa ağlayacaktı.
Mutsuz bakışları karayolunu izlerken,
— Ne yapayım söyler misin? diye sordu. Daha ne yapayım, hayatını kurtarıyorum yine yaranamıyorum. Bugüne kadar bana hiç güvenmedin. Dost olduğumuzu göstermeye çalışırken beni kendine düşman belledin. Gerçekten dostluk nedir bilmiyorsun, duvar gibisin. Bütün iyilikler bu duvara çarpıp tuz buz oluyor. Beni anlaman için sürekli konuşuyorum, ama sesim boşlukta, aramıza gerdiğin buz gibi duvarlara çarpıyor. Ne yaparsam yapayım bir türlü sana ulaşamıyorum. O kadar iteledin ki beni, adımı bile Öteki yaptın. İnsan yıllardır yan yana çalıştığı birine bu kadar uzak olur mu?
Duyduklarımda haklılık payı yok değildi, ama içimden nedense ona hak vermek gelmiyordu. Hep kızmak, "Beş para etmezin tekisin!" diye bağırmak istiyordum. İçimde bir ağırlık, bir bıkkınlık vardı. Kimseyle dost, arkadaş, tanış bile olmak istemiyordum. Yorulmuştum yaşadığım hayatın gerçeklerinden.

We gebruiken cookies om er zeker van te zijn dat je onze website zo goed mogelijk beleeft. Als je deze website blijft gebruiken gaan we ervan uit dat je dat goed vindt. Ok